Başbuğ’un referansı olan ve Kürt açılımıyla yaptığı açıklamalarla ezberleri bozan hoca olarak tanınan Prof. Dr. Metin Heper son yolculuğuna uğurlanıyor

Bilkent Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümü emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Metin Heper, geçtiğimiz cumartesi günü yaşamını yitirdi. Prof. Dr. Heper bugün Ankara Doğramacızade Ali Paşa Camii’nde kılınacak namazın ardından Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Prof. Dr. Heper, Kürt açılımı konusunda ezberleri bozan akademisyen olarak tanınırken, Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, 14 Nisan 2009’da Harp Akademileri Komutanlığı’nda yaptığı yıllık değerlendirme konuşmasında “Devlet ve Kürtler” kitabına atıfta bulunup referans almıştı.

TÜRKİYE ETNİK FARKLILIKLAR NEDENİYLE AYRIŞMIŞ BİR ÜLKE DEĞİLDİR

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, o dönem yaptığı konuşmada şöyle demişti:

“Prof. Dr. Metin Heper’in de belirttiği üzere, anılan üç aşamalı etnik çatışma modeli Türkiye için geçerli ise, 1938-1984 yılları arasındaki huzur ve barış ortamını nasıl izah edebilirsiniz? Dolayısıyla bu model, Türkiye için geçerli değildir. Gerek Osmanlı İmparatorluğu gerekse Cumhuriyet döneminde, Kürt kökenli vatandaşlarımıza devletçe sistematik asimilasyon politikası uygulanmamıştır. (…) Sonuç olarak, esas itibarıyla Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanan ayaklanmalar etnik temelli değildir. Türkiye, bazılarının görmek istediği gibi, etnik farklılıkları nedeniyle ayrışmış bir ülke değildir. Vatandaşlarımızın güçlü ve derin bir ortak geçmişi ve umutlu bir geleceği paylaştığını görmekteyiz. Türk milletinin, bir bütün olarak ülkenin ana ulusal konulara bakışında da büyük farklılıklar yoktur.”

İSABETLİ OLMAYAN VARSAYIMLAR ÜZERİNE ÇÖZÜM BİNA EDİLEMEZ

Prof. Dr. Metin Heper, Kürt açılımına ilişkin görüşlerini o dönem Star Gazetesi’nin Açık Görüş köşesinde “Bıji bıratiya turk u kürda” başlığı altında aktarmıştı. 1920’lerin başından bugüne kadar zaman zaman ‘Kürt sorunu’nun Türkiye’ye çok pahalıya mal olduğunu, şimdi artık bu meselenin çözümlenmesi için önemli ve kararlı adımların atılmasına başlandığını vurgulayan Heper, çözüm sürecinin iki boyutu olduğunu söylemişti.

Yazısında Türkiye Cumhuriyeti devletinin etnik anlamıyla sadece Türklerin devleti olmadığını ifade eden Heper, Kürt kimliğinin 1930’ların sonları ve 1940’ların başlarında sadece bir grup ‘entelektüel’ tarafından inkâr edildiğini söyledi. Bu yaklaşımın da hiçbir zaman resmi devlet politikası olmadığını belirten Heper, yaşanan süreçte devletin haksız yere suçlandığını Kürtler arasında devlete karşı gereksiz bir husumet yaratıldığını ve bugün adeta ‘devletten hesap sorulma’ raddesine gelindiğine işaret etti. Heper, şunları kaydetmişti:

“Burada gözden kaçırılan husus şudur; ideolojileştirilmeye veya dinileştirilmeye çalışılan demokrasiler gibi etnikleştirilmeye çalışılan demokrasiler de demokrasi olarak idame ettirilemezler. Çünkü demokrasi son tahlilde bir müzakere rejimidir. Oysa ideoloji de, din de ve etnisite de müzakere edilemez; bu konularda karşılıkla ödünler verilemez ve dolayısıyla konsensüse varılamaz. İdeolojik, dini ve etnik boyutlarda ciddi olarak parçalanmış ülkelerde demokrasinin yaşama şansı yoktur. Ana dilde eğitim gibi kolektif (grup hakları) ve federasyon gibi siyasi haklar ikincil kimliklerin birincil kimliğe dönüşmesine, bir milletin içinden birden çok milletin ortaya çıkmasına yol açar. Oysa her devletin tek bir milleti olur. Yeni açılımlar, ülkenin milli birliğini ve devletin toprak bütünlüğünü tehlikeye atmamalıdır ve Türkler ile Kürtlerin paylaştıkları idealleri, değerleri ve tutumları azaltmamalı, paylaşmadıklarını arttırmamalıdırlar. Amaç, ‘kültürel çoğulculuk’ değil, kültürel zenginlik olmalıdır. Bu nedenle ana dilde eğitim gibi kolektif haklar çeşitli düzeylerde özerklik sağlayacak siyasi haklardan uzak durulmalıdır. Yapılacak yeni açılımlar, dört temel amacı hedeflemektedir; 1) terörün tamamen son bulmasını sağlamak; 2) Kürtlere şimdiye kadar verilmemiş yeni kültürel haklar vermek, 3) süratle bölgenin sosyo-ekonomik bakımdan kalkınmasını sağlamak ve 4) Kürtleri kucaklamak, aksi tür davranışları muhakkak önlemek. Bundan sonraki açılımlar, bu 4 amacı gerçekleştirecek açılımlar olmalıdır. “

patronlardunyasi.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir