Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Bakan Yardımcısı Faruk Özçelik, Çalışma Genel Müdürü Mehmet Baş ve beraberindeki heyet ile TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay’ı konfederasyon genel merkezinde ziyaret etti.
Bakan Işıkhan, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nün yıl dönümünün yaklaştığını anımsatarak, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılını ve Türkiye Yüzyılı’nı başlatan milat olması sebebiyle bu yıl 1 Mayıs’ın, önceki yıllardan çok daha anlamlı ve çok daha farklı bir atmosferde kutlanacağını söyledi.
Işıkhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Emek, bizim hem maddi hem de manevi dünyamızda müstesna bir yere sahip kutsal bir kavramdır. Bu hassasiyetle işçimizin, emekçimizin hakkının korunması, her zaman öncelikli meselemiz olmuştur. Sendikalaşma hakkından sosyal güvenliğe kadar her alanda öncelikle çalışanlarımızın menfaatlerini gözettik. Emeğin ve alın terinin müdafaasının da en az kendisi kadar önemli olduğunu bilerek; sendikal faaliyetlerin en büyük destekçisi yine biz olduk ve olmaya da devam edeceğiz.
“SENDİKACILIĞIN NEREDEN NEREYE GELDİĞİNİN EN YAKIN ŞAHİDİ SİZLERSİNİZ”
Şöyle bir geçmişe baktığımızda Türkiye’de sendikacılığın nereden nereye geldiğinin en yakın şahidi, sizlersiniz. Bir taraftan emeğin hakkını korurken, diğer yandan da bu hakkın istismar edilmesine hiçbir zaman müsaade etmedik. 1 Mayıs’ı, her yıl dönümünde, huzursuzluk gününe çevirmek isteyenler, çözümün ve uzlaşmanın değil; sadece sorunun bir parçası olmayı bilinçli bir şekilde tercih etmektedirler. Bunların, emeği savunmak değil bunun istismarı peşinde oldukları gün gibi ortadadır. Hak, hukuk ve adalet kavramlarının sloganla değil icraatla tesis edilebileceğini unutmamalıyız. İşçilerimiz, emekçilerimiz ideolojik sloganların değil, samimi icraatların muhatabı olmalıdır.”
Işıkhan, şöyle devam etti:
“Ülkemizin kalkınmasının en önemli güçlerinden birisi belki de en önemlisi, emekçilerimizdir. Dolayısıyla vatan-millet sevdasını yüreğinde barındıran işçilerimizin, ülkemize zarar verecek, ilerleyişimizi ve büyümemizi sekteye uğratacak, toplumu gerecek hiçbir eylemin içinde yer almaları mümkün değildir. Böyle zamanları; toplumsal kaos için bir fırsat olarak görerek günün sonunda arkalarında bıraktıkları dağınıklığı yine emekçilerimize toplatan anlayışın iyi niyeti sorgulanmalıdır. Bunlar eski Türkiye’de kalan icraatlardır. Bugünün öneminin farkında olan ve 1 Mayıs’ı, temsil ettiği anlayışa ve ruha yakışır şekilde kutsal addettiğimiz emeğin ve dayanışmanın sembolü haline getirerek bayram olarak ilan eden yine Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki hükümetimiz olmuştur. Böyle önemli bir konunun tek bir alan ya da meydanla, Taksim Meydanı ile sınırlandırılması, konunun bu kadar kısır bir döngüye hapsedilmesi bizim insana ve emeğe verdiğimiz değere sığmamaktadır.”
İşçinin, emekçinin ve çalışanların alın terinin, Taksim Meydanı’na sığmayacak kadar büyük olduğunu söyleyen Işıkhan, “1977 yılında Taksim’de kaybettiğimiz 34 işçimizi, emekçimizi rahmetle yad ediyorum. Ancak Taksim’de hayatlarını kaybeden emekçilerimizin isimlerini bile hatırlamayanların, onların aziz hatıralarını kullanarak, bu alanda kitlesel kutlama inadı, 1 Mayıs’ın dayanışma ruhunu zedelemektedir. Bildiğiniz gibi, 1 Mayıs’ta kaybettiğimiz canlarımızı Taksim’de anmak için sendikalarımıza, sınırlı katılımlarına izin verilmektedir.” ifadesini kullandı.