Bilim insanları, askerî tarihimize büyük katkıları olan cesur kişilikler, edebiyatçılar ve dahası… Her biri ortaya inanılmaz değerli işler koydu ve bugün hâlâ kendilerinden söz ettirmeyi başarıyorlar.
Bir araya getirdiğimiz bu önemli ve ilginç hikâyeleri olan kişilerin kim olduğuna ve neler yaptıklarına bir bakalım.
Tarihimizde unutulmayacak izler bırakan 10 önemli isim:
- Atatürk’ün talimatıyla eğitim alan, Türkiye’de modern jeolojinin kurucusu İhsan Ketin
- Paraya resmi basılan ilk kadın Sabiha Tansuğ
- Türkiye’nin ilk hava zaferini kazanan savaş pilotu Vecihi Hürkuş
- Nobel Ödülü almaya hak kazanan bilim insanımız Aziz Sancar
- Güneş’in gittikçe parlaklık ve ısı kaybettiğini kanıtlayan ilk bilim insanı Dilhan Eryurt
- Atatürk’ün “İngiliz Kemal” kod adlı casus fedaisi Ahmet Esat Tomruk
- Çobanken fizikçi olup Einstein ile aynı üniversiteye giden Hüseyin Yılmaz
- Türk edebiyatına yeni bir bakış açısı kazandıran Tomris Uyar
- Osmanlı’da intihar salgını başlatan Beşir Fuad
- Türk topraklarını canı pahasına koruyan Zenci Musa
Atatürk’ün talimatıyla eğitim alan, Türkiye’de modern jeolojinin kurucusu İhsan Ketin:
İhsan Ketin’in çocukken Erciyes’in taşlarını incelemekle başlayan doğa sevdası, ona 55 yıl boyunca Türkiye’nin dağlarına, tepelerine, doğasına bakmasını bilen gözler kazandırdı. Almanya’da değerli eğitimler aldı ve Bonn’da ünlü bir tektonikçiyle tanıştı.
Tektonikçi, Ketin’e “kayalarda gizlenen gerçeği” bulup çıkartmanın tek yolunun “tabiata gitmek” olduğunu öğretti. Doktoraya kadar uzanan akademik başarılarının ardından Türkiye’ye döndü ve Osmanlı Devleti sınırları içinde doğup doktora alan ilk jeolog oldu. Ayrıca Kuzey Anadolu fay hattını keşfetti.
Konuyu detaylı bir şekilde okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Paraya resmi basılan ilk kadın Sabiha Tansuğ:
Çocukluğu yokluk içinde geçen Sabiha Tansuğ, hayata küçük yaşta atılmak zorunda kaldı ve ilgisini şapkalara yöneltti. Dikiş dikti; çeşitli şapkalar, yöresel kıyafetler ve kuklalar yapıp onları sattı.
Bir gün, gazete yazılarından birini yazmak için yola çıkarak bir köy kahvehanesine uğradı ve ilkokulda başına takıp etkilendiği “eğribaş” adlı başlığı gördü. Hemen onu satın alan Tansuğ, o günden itibaren macera dolu Anadolu seyahatine atıldı ve farklı kadın şapkalarını topladı.
Dönemin darphane müdürü, Tansuğ’un yaptığı işlere ilgi duydu ve başlıklı bir fotoğrafını madenî paraya basmak istedi. Sabiha Tansuğ Hanım, “Oğuz Türkleri Ankara Kadın Başı” ile 50 kuruşların üzerinde yer aldı ve 1971 yılından 1989 yılına kadar da öyle kaldı. İlk defa, siyasi kişiliği olmayan bir halk kadını, paranın üzerindeydi.
Konuyu detaylı bir şekilde okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Türkiye’nin ilk hava zaferini kazanan savaş pilotu Vecihi Hürkuş:
Birinci Dünya Savaşı devam ederken Osmanlı Devleti’nin 7. Tayyare bölüğüne pilot olarak katılan Vecihi Hürkuş, sayısız keşif uçuşuyla düşman mevzilerini tespit etti ve bombardıman operasyonları düzenlendi. Uçaklarını düşürdüğü Ruslara esir düşen Hürkuş, Nargin Adası’ndaki esir kampından Hazar Denizi’ne atladı ve yüzerek İran’a ulaşmayı başardı.
Kurtuluş Savaşı’nın ilk ve son uçuşunu yapan Hürkuş’un, cumhuriyetin kuruluşundaki payı büyüktü. TBMM’den 3 takdir madalyası aldı. Memleket sevdasıyla yanıp tutuşan, düşmana havadan geçit vermeyip bir bir avlayan bu adam, bir uçak bile tasarlayıp üretti.
Konuyu detaylı bir şekilde okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Nobel Ödülü almaya hak kazanan bilim insanımız Aziz Sancar:
Fakir bir aileden gelen Aziz Sancar, tüm imkânsızlıklara rağmen iyi bir eğitim aldı. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdikten sonra moleküler biyolojiye yöneldi ve Teksas ile Yale üniversitelerindeki tezleriyle gündeme oturdu. DNA onarımı, biyolojik saat, kanser tedavisi gibi konular üzerine 288 bilimsel makale ve 33 kitap yazdı!
Aziz Sancar, hasar gören DNA’ların hücreler tarafından nasıl yenilendiklerini haritalandıran çalışması sayesinde 2015 senesinde Nobel Kimya Ödülü almaya hak kazanarak göğsümüzü kabarttı.
Konuyu detaylı bir şekilde okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Güneş’in gittikçe parlaklık ve ısı kaybettiğini kanıtlayan ilk bilim insanı Dilhan Eryurt:
Dilhan Eryurt, lise yıllarında matematiğe olan ilgisiyle İstanbul Üniversitesi Yüksek Matematik ve Astronomi bölümüne gitti. Yaptığı araştırmalarda, Güneş ve diğer yıldızlara yönelik önemli katkılarda bulundu.
Astronomi alanındaki çalışmaları hayatı boyunca devam eden Eryurt, NASA’nın Goddard Araştırma Merkezinde görev yapmaya başladı. Güneş’in gittikçe parlaklık ve ısı kaybettiğini kanıtladı ve Ay’a düzenlenen insanlı seferlerin gidişatına katkı sağlamış oldu.
Konuyu detaylı bir şekilde okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Atatürk’ün “İngiliz Kemal” kod adlı casus fedaisi Ahmet Esat Tomruk:
Ahmet Esat, Teşkilat-ı Mahsusa’ya katılmıştı ve üstün yabancı dil bilgisi sayesinde İngilizlerin başındaki komutandan gizli bilgiler alma gibi teşkilat için faydalı işler yapmaya başlamıştı. Daha sonra yakalanarak Beyoğlu’ndaki hapishaneye gönderilmişti fakat bu ne ilk ne sondu. İlerleyen dönemlerde Amerikalı bir gazeteci kılığına giren Ahmet Esat, kısa sürede yüksek düzeydeki Yunan komutanlarıyla yakınlaşmıştı.
Millî Mücadele hareketine çok önemli katkılar sağlayan Ahmet Esat, Rodos Adası’nda Anadolu’nun işgaline ilişkin edindiği gerekli istihbaratı zaman kaybetmeden Mustafa Kemal Paşa’ya ulaştırmıştı. Defalarca hapsedilmesine rağmen her seferinde firar etmeyi başardı ve baş koyduğu görevine devam etti.
Konuyu detaylı bir şekilde okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Çobanken fizikçi olup Einstein ile aynı üniversiteye giden Hüseyin Yılmaz:
Denizli’de görev yapan bir grup öğretmen, pikniğe gitmeye karar verdiğinde burada Hüseyin ile tanıştı. Öğretmenler, ondaki potansiyeli hemen fark etti ve okula aldı. İlerleyen zamanlarda katıldığı bir matematik yarışmasında hediye edilen kitabı okuyan Hüseyin, kitapta bir eksiklik olduğunu söyleyerek öğretmenine gitti. Eksiklik diye bahsettiği kısım, Einstein’ın İzafiyet Teorisi’ydi!
Öğretmeni, ondan çok etkilendi ve eski fizik profesörüne bir mektup yazdı. Liseyi bitirdiği anda İTÜ Elektrik Mühendisliğine başlayan Hüseyin’in soruları karşısında hocaları hayrete düşüyordu. En sonunda MIT tarafından çağrıldı ve doktor ünvanı aldı. Onun yaptığı çalışmalar, bugünün “Siri, Alexa” gibi sesli asistanların temelini attı.
Princeton Üniversitesinde akademiye devam eden Hüseyin Yılmaz, Einstein ile aynı okuldaydı. Ona çalışmalarıyla ilgili bazı mektuplar yazdı ancak Einstein mektupları okumadan hayatını kaybetti. Dr. Hüseyin Yılmaz’ın çalışmaları, Einstein’ın ölümünün ardından yayımlandı ve bilimsel literatüre “Yılmaz kütle çekim teorisi” olarak girdi.
Konuyu detaylı bir şekilde okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Türk edebiyatına yeni bir bakış açısı kazandıran Tomris Uyar:
İyi eğitimlerden geçen Tomris Uyar, meslek hayatına çevirmenlikle başladı. 1970’li yıllarda ise modern bir bakış açısı kazandıracağı edebiyat dünyasına giriş yaptı. Türkiye’de özellikle kısa hikâye ve deneme türlerinde yaptığı yenilikçi çalışmalarıyla tanınan yazar, her zaman kendine özgü tarzını korudu ve Türkiye’nin en saygın yazarlarından biri oldu.
Yaşamı boyunca pek çok ödüle layık görülen Tomris Uyar, 2003 yılında aramızdan ayrıldı fakat kitapları hâlâ tutkulu bir şekilde okunmaya devam ediyor.
Konuyu detaylı bir şekilde okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Osmanlı’da intihar salgını başlatan Beşir Fuad:
Değerli edebiyatçılarımızdan biri olan Beşir Fuad’ın hayatı, hiçbir zaman tam olarak yolunda gitmedi. Annesi, sürekli cinnet geçiren ve psikolojik rahatsızlıkları olan bir kadındı. Onun sonu da intiharla bitmişti.
İki evlilik yapan Beşir Fuad’ın ikinci evliliği kendi isteğiyle gerçekleşmemişti ve Namık Kemal adındaki ikinci oğlu henüz bir buçuk yaşındayken kızılcık hastalığına yakalanarak ölmüştü.
Fuad, 1887 yılında bir gün her zamanki gibi evine geldi. Kâğıdı ve kalemi aldı, bileklerine morfin sıktı ve sonrasında damarlarını kesti. Bileklerinden kanlar süzülürken o an hissettiklerini kâğıda döktü.
İntihar olayının ardından, Sadullah Paşa ve başka şairlerin de intiharları duyuldu. 11 Mart 1887 tarihinde gazetelerin intihar haberlerini vermesi yasaklandı fakat altı ay sonra kalktı. Bu, İstanbul’un ve Osmanlı’nın ilk intihar salgını olarak tarihe geçti.
Konuyu detaylı bir şekilde okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Türk topraklarını canı pahasına koruyan Zenci Musa:
Gönüllü bir şekilde Trablusgarp Savaşı’na katılan Zenci Musa, orada Kuşçu Başı Eşref ile tanıştı ve onun emir eri oldu. Katıldığı savaşlarda silahlı mücadele yapmasının yanı sıra beş dil bildiği için istihbarat da sağlıyordu.
Osmanlı Devleti’nin en zorlu görevlerinden biri olan Yemen’e, Arabistan’daki İngilizleri atlatarak 300 altın götürme işini de başarıyla tamamladı. Sudanlı Musa, Teşkilat-ı Mahsusa için İngiliz casuslarının arasına bir köle kılığında sızdı ve kimliği açığa çıkıp İstanbul’a gidene kadar İngilizlerden azımsanamayacak bilgiler aldı.
Konuyu detaylı bir şekilde okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
İşte tüm bu değerli isimler, hayatları boyunca yaptıklarıyla göğsümüzü kabartmayı ya da şaşırtmayı başardı. Sizin en çok ilginizi çeken kim oldu? Yorumlarda bekliyoruz.
Göz atmak isteyebileceğiniz diğer içeriklerimiz: